Doç. Dr. Levent BAYRAKTAR*
"İnsanın affedilmez şaşkınlığı, düşmanı kendi dışında aramasıdır."
Nurettin Topçu’yu Türk Düşünce geleneği içerisinde konumlandırmak, onu anlamak ve kültürümüzün sürekliliğini kavramak açısından elzemdir. Düşünce, sanat ve bilim varlığını ortaya koymak ve gelişebilmek için bir zemine ve ortama ihtiyaç duyar. Bu yüzden bu alanlarda gelenekler oluşturabilmek, sürekliliği sağlamak bakımından hayati öneme sahiptir. Bir filozof ya da düşünürü gelenek içerisinde ele almak, onu ve düşüncesini kavramak açısından büyük bir kolaylık sağlar.
Topçu memleketimizde benzerlerine çok sık tesadüf edemediğimiz, hem batı hem de Türk düşüncesi açısından değerlendirilmesi gereken otantik bir düşünür/filozof portresi çizer. Felsefe tarihi içerisine yerleştirebileceğimiz bir tavır alışı olduğu gibi, kültürel ve siyasi geleneklerimiz açısından da bir duruş ve tavır alışa sahiptir. Topçu düşüncesine bakıldığında, hem tarihsel devamlılık, hem de iç sistematik tutarlılık açısından felsefi bir model teşkil ettiği görülür. Fakat o; salt spekülatif, kurgusal fikirleri inceleyen, işleyen ve savunan, deyim yerindeyse fildişi kulesine çekilmiş münzevi bir filozof değildir. Topçu, belki de pek az filozof ve düşünüre nasip olacak şekilde, kültürü ile bütünleşebilmiş ve fikir ile aksiyon vahdetini temin edebilmiş bir dava adamı ve ahlak kahramanıdır.
Batı düşüncesi açısından incelendiğinde ilk akla gelen kaynakları arasında; Sokrates, Platon, Descartes, Kant, Rousseau, Bergson ve Blondel sayılabilir. Bütün bu filozoflardan yararlanarak ve onları şahsi terkibinde eriterek kendi özgün felsefi kurgusunu inşa etmiştir. Topçu, felsefi tefekkürünü inşa ederken, filozofların görüşleri arasında, sadece kendisine yakın bulduklarından bir kolaj yapmış değildir. Batı geleneği içerisinde hem seçip benimsediği, hem de eleştirdiği görüşler çerçevesinde kendi özgün konumunu belirlemiştir. O aynı zamanda, felsefi kavram ve izmlerle de hesaplaşmıştır. Materyalizm, Pozitivizm, Diyalektik Materyalizm, Anarşizm, Konformizm, Sosyolojizm gibi kavramları ve doktrinleri de incelemiş, bunları eleştirmek ve çıkmazlarını göstermek suretiyle, kendi felsefi tavır alışı ve kurgusu çerçevesinde kullanmıştır.